Berna Bayık
EĞİTMEN - KOÇ
1966 yılının Ekim ayında Diyarbakır’da evde doğmuş bir kız çocuğuyum. Babam Yugoslav göçmeni bir ailenin ilk çocuğu, annem ise Mardin’ in eski ailelerinden birinin kızı. Aile yapımdaki bu çeşitlilik, çocukluk yıllarımdan itibaren bana ülkemdeki kültür çeşitliliğini yaşatmıştır. Ata ailelerimin kültürleri arasında bir uçurum varmış gibi gözükse de, bu kültürlerin bir araya gelmesi, benim için aynı niyete pek çok farklı yoldan gidilebileceğinin örneği olmuştur. Çocukluğum ve gençliğim iki farklı kültür arasındaki bu farkları anlama ve uyum sağlama çabası ile geçti. Bugün farkediyorum ki, bu çaba beni zaman zaman zorlasa da benim empati, tüm benliğimle dinleme, uyum, esneklik, hoşgörü ve kapsayıcılık yetkinlikleri geliştirmemi sağlamış. Çocukluk ve gençlik yıllarından itibaren geliştirdiğim bu yetkinliklerim bugün benim koç kimliğimi destekliyor.
İzmir Kız Lise’ sinde okumaya başlayınca hayatımın İzmir sayfası açılmış oldu. Fen derslerim iyi olduğu için fen bölümünü okudum. Aynı zamanda da bir tiyatro tutkunuydum. Lise ve üniversitede tiyatro klüplerinde bulundum, tutkuyla oyunlarda oynadım, ama nihayetinde bir mühendis oldum. Kurumsal iş hayatım boyunca izleyici olarak devam eden tiyatro tutkum kurumsal iş hayatımı sonlandırınca tekrar kendine yeni yollar aramaya başladı. Tiyatrohane’de klasik tiyatro ve doğaçlama eğitimleri aldım. Doğaçlama eğitimi sırasında doğaçlama tekniklerinin nasıl derin farkındalıklar yaşattığını deneyimleme fırsatım oldu ve Çağdaş Drama Derneğinde Yaratıcı Drama Eğitmenliği eğitimi almaya başladım.
Bu deneyimler ve eğitimler tam da istediğim gibi oyun oynayarak, eğlenerek, gözleyerek, deneyimleyerek, anda kalarak, yaratıcılığı aktifleştirerek çalışılan eğitimler tasarlamamda güçlü bir araç oldu. Eğitimlerimde yaratıcı drama yöntemini kullanmam katılımcıların hem görsel, işitsel, kinestetik öğrenme stillerine temas ediyor hem de deneyimleme ile uygulama imkanı ve izleyerek de aynalama imkanı bulmalarını sağlıyor.
Erickson Okulu Denge Merkezi’nden aldığım Koçluk Eğitimi önümde kocaman bir kapı açtı ve benim değişip dönüşmeme vesile oldu. Benim için koçluk almak, hayatı anlamlı kılabilmek için direksiyonun başına geçip güzergahı belirlemek ve kararlılıkla yol almak demek. Koçluk verirken de koçluk alan kişilere eşlik etmek beni geliştirip dönüştürüyor ve hayatımı anlamlı kılıyor.
Erickson Okulu Denge Merkezi’nden aldığım NLP eğitimi kendi yeni versiyonumu dizayn etmemi sağlıyor. NLP eğitimim koçluk yaparken ve eğitimler tasarlarken çok güçlü bir araç olarak beni destekliyor.
Points of You Practicioner eğitimim ve Points of You araçları ( the coaching game,puctum,faces) koçluk yaparken ve eğitim tasarlarken yararlandığım çok güçlü araçlar. Fotoğrafların yarattığı geniş bakış açısı, karanlık tarafları, görmekten kaçınılanları veya göz önünde olup da fark edilmeyen, hiç temas edilmemiş kaynakların oyun tadında eğlence ile görülmesini fark edilmesini sağlıyor.
Şiddetsiz iletişim ilk tanıştığımdan beri beni hep şaşırtan ve her zaman şaşırtmaya devam eden, bende en büyük değişimi yaratan eşsiz bir yolculuk. Şu ana kadar aldığım 200 saat eğitim ve pek çok okuma ile kat kat derinlerde kendimle buluşup özgürleştiğim bir yol. Her eğitimde beni şaşırtmaya devam eden, iç barışımı sağlayan, yaşam enerjimi aktive eden ve hayatla ve insanlarla barışımı destekleyen bir yöntem. İçten dışa bir yolculuk olan şiddetsiz iletişim eğitimlerimi Benden Bize Yolculuk adı ile veriyorum
Peki otuz sene mühendis olarak ne yaptım? Çömez oldum, yönetilen oldum, yöneten oldum, tedarikçi oldum, müşteri oldum, işveren oldum. Yani çok değişik şapkalar taktım. En küçüğünden en büyüklerine, Türk şirketlerinden yabancı şirketlere, kurumsalmış gibi yapanından, ne kadar büyük olursa olsun kurumsallığa direnenine, insan odaklı insan değeri merkezinde olandan, güç ve başarı merkezinde olup insan değerini görmezden gelene değişik şirket kültürleri ve şirket kültürünün insanın değerleri ile uyumunun veya uyumsuzluğunun nelere sebep olduğunu ve çalışanları nasıl etkilediğini hem gözleme hem de deneyimleme imkanım oldu. Geriye dönüp baktığımda iş hayatında tecrübe ettiklerim bugünkü beni ne kadar çok zenginleştirmiş. Kurumsal iş tecrübelerimi şirketlere, şirket kültürü, değerler, liderlik, vizyon ve takım çalışması eğitimleri vererek aktarıyorum.
Bir tek bunlar yaşanmadı. Bir de 24 yaşındayken ikiz erkek çocuk annesi oldum. Hep sorarlar çok mu zor oldu ikiz büyütmek diye. Evet çok zor derim. Beni bakım kısmı hiç yormadı; o en kolay ve ne yapacağımı bildiğim ve kolaylıkla öğrenebileceğim kısımdı. Zor olan rekabet ortamı yaratmadan eşit davranıp adil olmaya çalışıp aynı zamanda kendi özgün biricikliklerini fark etmelerini sağlamaya çalışmaktı. Velhasıl çocuk büyütmek hele ki tek yumurta ikizi büyütmek de beni zorlayan ama geliştiren bir yolculuk oldu. Bana öğrettikleri ve eşlikleri için her zaman çocuklarım Tağra ve Buğra’ya minnettarım.
Sonuç olarak pek çok eğitim, okunan kitap ve yaşanan tecrübe sonunda beni geliştiren, dönüştüren ve kendimle bağlantımı güçlendiren konuları sizlerle eğlenerek, birlikte deneyimleyerek paylaşmak istiyorum. Paylaşımları yaparken beni ben yapan; insan, barış, sevgi, nezaket, gelişim, değişim, paylaşım, birliktelik, eğlence değerlerimi hayatımın her alanında yaşamak niyetindeyim.